Blog İdea

Geleceği Şekillendiren Fikirler: İdea Koleji Blog Yazıları

Aşağıda, eğitim dünyasında değişime neden olan sekiz ana eğilim bulunmaktadır. Bu eğilimler sonucunda ortaya çıkan yeni sistemin boyutunu, kapsamını ve hızını, küresel çapta bir entegrasyon için gerekli özelliklerle birlikte tanımlanacaktır.

Aşağıda, eğitim dünyasında değişime neden olan sekiz ana eğilim bulunmaktadır. Bu eğilimler sonucunda ortaya çıkan yeni sistemin boyutunu, kapsamını ve hızını, küresel çapta bir entegrasyon için gerekli özelliklerle birlikte tanımlanacaktır.

Eğitim, geleneksel olarak öğretim ve öğrenimin iki temel ögesinden oluşur; öğretime ağırlık verir. Tarih boyunca, öğretmenden öğrenciye bilgi transferi yapılmıştır. Bir öğretmen bir odanın önünde durur ve bir öğrencinin öğrenmesi için gerekli bilgileri verir. Bu yaklaşım, öğretmenin öğrettiği her konuda bir uzman olmasını gerektirdiğinden, buna “sahnedeki bilge” formatı denir.

Bu sistem günümüzün okur-yazar ve yetkin toplumunu inşa etmek için yüzyıllar boyunca kullanılmış olsa da, pek çok açıdan oldukça verimsiz bir sistem haline gelmiştir. Çünkü öğretilecek yeni bir konu için, uzman yetiştirilmesi gerekiyor ve giderek artan sayıda uzman gereksinimi günümüzde eğitimin önünde önemli bir engel teşkil ediyor. Bu durumu öğretilemeyen bir ögeye atıfta bulunarak açıklayalım.

Öğretmen bağımlı bir eğitim sistemi zamana bağımlıdır, yere bağımlıdır ve duruma bağlıdır. Öğretmenler, bilgi akışını açıp kapatan bir kontrol valfi görevi görürler.

Geleceğin eğitim sistemi, öğretime harcanan yoğun bir çabadan, öğrenime harcanan yoğun bir çabaya geçiş yapacaktır. Kendi konusunda derinlere inmiş ileri seviye uzmanların oluşturacağı eğitim yazılımları ve kabiliyetleri ile zaman ve mekan bağımsız olarak öğrencilere aktarılacaktır. Gelecekte öğretmen katergorilerin sayısı artacak ve konseptleri genişleyecektir.

Bilginin hızlı çoğalması Eski dönemler insanlar seyahat etmekten korktukları için değil, güvenilir haritaları olmadığı için doğdukları yere 20 mil içinde yaşamaya ve ölmeye eğilim göstermişlerdir.

Bu çağdaki insanlar çevrelerindeki dünyayı çok sınırlı bir şekilde anlamışlardı. Bilgi akışı yalnızca birkaç seçkin toplum üyesi tarafından kontrol edildi ve “bilgi eşittir güç“kavramını iyi anladılar.

Bununla birlikte, bugün hala topluma nüfuz eden aynı “bilgi kontrol” sorunlarının çoğunu görüyoruz. Toplumun elit üyeleri, yalnızca doktorların tıbbı anlayabildiklerini, yalnızca fizikçilerin evrenin nasıl çalıştığını anlayabildiklerini ve gelecek dünyaya nasıl hazırlanacağımı yalnızca öğretmenlerin bildiğini iddia varsayarak bilginin akışını kontrol eder.

Aşağıdaki istatistikleri düşünün ITunes’da mevcut şarkı sayısı 3,5 milyondan fazla. Amazon’daki kitap sayısı – 4 milyondan fazla. Çevrimiçi olarak mevcut blogların sayısı 60 milyondan fazla.

Vikipedi üzerindeki giriş sayısı 4 milyondan fazla. MySpace’de kullanıcı hesabı sayısı – 100 milyondan fazla YouTube’daki videoların sayısı 6,1 milyondan fazla Son birkaç yıldır yaşadığımız hızlı bilgi büyümesi hakkında konuşmanın birçok yolu var. Ancak değişen bilgi boyutlarına ve bunun hacmine dikkat etmek önemlidir.

Bilgi artık sadece metne dayalı değil, grafiksel, müzikal, sesli ve görsel unsurlarla da yayılmaktadır.