Blog İdea

Geleceği Şekillendiren Fikirler: İdea Koleji Blog Yazıları

Her yıl milyonlarca öğrenci, eğitim kurumlarında programlarını tamamlıyor. Yeni mezunlar okullarından resmi bir belge alıyor. Bu belge diploma veya sertifika olarak bilinir ve öğrencinin ne tür bir program tamamladığını, başarısını ve okuduğu alanı belirtir.

Ancak bu belgelerde gösterilen birbirine yakın derece ve bilgiler eşit değere sahip midir? Tüm okulların aynı programı okuyan öğrencileri aynı miktarda çalışıyor mu?

Aynı bilgi ve beceriyle mezun oluyor mu? Tüm bunlar öğrencilerin, velilerin ve işverenlerin sorması gereken sorulardır ve cevaplaması çoğu zaman pek kolay değildir. Bu soruya doğru bir yanıt vermeyi nasıl sağlayabiliriz? Amerikan Üniversiteler Birliği (AAC&U), eğitim verimini ölçmek için bir sistem geliştirdi.

Sistem eğitimsel performansın ölçüm metodunu değiştirmeyi hedefliyor. Bu Eğitiminde Öğrenmenin Geçerli Değerlendirmesi veya VALUE olarak tanımlandı. Amerikan yüksek öğrenim sisteminin tüm bölümlerini denetleyen AAC&U’ın başkan yardımcısı Terrel Rhodes’in bu konudaki görüşlerine bakalım. Rhodes, geçmişte çoğu insanın, bir üniversite derecesinin belirli bir bilgi ve anlayışa sahip birini ifade ettiğine inandığını söylüyor.

Rhodes’e göre “Tarihsel olarak, öğrencilerin çalışma alanlarından aldıkları bilgi kalitesi hakkında çok az soru soruluyordu, ancak ekonominin ve diğer alanların daha karmaşık hale gelmesiyle, Öğrenmenin ölçülmesinde daha bilimsel yaklaşımlar tercih edilmeye başlandı.

2006 yılında ABD Eğitim Bakanlığı, Amerikan yüksek öğrenim sistemi hakkında bir rapor hazırladı. Rapor, sistemde yapılması gereken değişiklikleri içeriyordu. Raporda, kolejlerin ve üniversitelerin, mezunlarının derecelerini belirten tanımların ötesinde, ne bildikleri ve neler yapabileceğini daha net hale getirmeleri gerektiği belirtildi.

Araştırmacılar, farklı veya standartlaştırılmış testler de dahil olmak üzere birçok ölçüm sistemi oluşturmayı önerdiler. Bu sistem, okulların öğrencilerini ne kadar iyi eğittiklerini göstermeyi kolaylaştıracaktı. Fakat Rodos, bu yöntemle ilgili birkaç problem olduğunu söylüyordu.

Örneğin, bir konuda çoktan seçmeli soruların test edilmesi, bir öğrencinin o alan hakkında ne kadar çok şey bildiğini ölçebilir. Ancak bir öğrencinin bu bilgiyi gerçek dünyaya ne kadar iyi bağlayabileceğini göstermez.

Rhodes, öğrencilerin problemleri farklı yaklaşımlarla ne kadar iyi düşünebileceğinin bilinmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, test sonuçları çoğu öğrencinin öğrenmesini iyileştirmek için kullanılamıyordu.

Aslında testlerin temel amacı okullara ve akreditasyon kurumlarına fon sağlayan hükümet yetkililerini bilgilendirmekti . Buna ek olarak, test sonuçları doğru olmayabilir, diyor Rhodes. Okullar genellikle öğrencilere çalışma programlarının sonlarına doğru sınav yapıyorlardı.

Öğrencilerin mezun olabilmesi için bu testleri iyi yapmaları da gerekmiyordu. Okullar sonuçları nadiren öğrenciler veya profesörlerle paylaşırlardı. Bu sebepten öğrencilerin ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak için çok az nedeni vardı.

“Var olan sistem, iş bulma ile bağlantılı değildi. Bir dersi tamamlama, not veya derece almakla ilgili olarak vardı ve biz buna bir alternatif olması gerektiğini söyledik,” dedi Rhodes. Dolayısıyla, 2008’de, Amerikan Üniversiteler ve Yüksek Okullar Birliği, VALUE (Değer) sistemi oluşturmak için profesörlerle ülke genelinde çalışmaya başladı.

Sistem, öğrencilerin mesleki dünyada ihtiyaç duyacakları becerileri ölçmek içindi. Bu beceriler arasında eleştirel düşünme, yazılı iletişim ve problem çözme idi. AAC&U tarafından yayınlanan, yeni ölçüm sistemini açıklayan bir bilgi grafiği. Bu yeni sistem eğitimsel performansın nasıl ölçüleceğini değiştirebilir. VALUE sistemini geliştirenler, bu becerilerin farklı bölümlerini keşfetmek istediler.

Öğrencinin belirli bir sorunun doğru cevabını bilip bilmediğini sormak istemediler. Örneğin, eleştirel düşünmeyi ölçmek için öğrencilerin konuları ne kadar iyi açıklayabileceğine baktılar. Ayrıca, öğrencilerin düşüncelerini açıklamak için kanıtları ne kadar iyi kullandıklarını incediler.

Profesörler, her becerinin her bir parçası için bir tartışma ya da talimat hazırladılar. Bu röportaj bir ila dört arasında ölçüldü. Bir seviyesi öğrencinin olması gereken en temel yetenek seviyesini temsil ediyordu; Dört, en yüksek yetenek seviyesiydi.

Belli becerilerin ne kadar ilerlediğini görmek için okullar, öğrencilerin üzerinde çalıştığı projeleri ve diğer görevleri incelemek için bu metni kullandılar. 2015 yılından bu yana, 4.200’den fazla eğitim kuruluşunun 42.000’den fazla temsilcisi VALUE rubrics’i internetten indirdi.

Rhodes, AAC & U, okulların bu değerlendirmeleri öğretmenler ve öğrencilerle paylaştığı bilgileri barındırdığını söylüyor. Öğrenciler daha sonra kendi becerilerinin ne kadar iyi geliştiğini göreceklerdi ve öğretmenler sınıflarında değişiklikler yapabildiler.

Natasha Jankowski, Öğrenme Çıktılarının Değerlendirilmesi Ulusal Enstitüsü müdürüdür. Kuruluş, eğitimin her kademesindeki testleri ve değerlendirmeleri inceler.

VALUE sistemi, öğrencilerin başarısını ölçmek için iyi bir yoldur.

Diyor ve ekliyor: Eskiden birçok okul standart testler yapardı, çünkü onlardan bu bekleniyordu. Ancak VALUE sistemi, belirli bir okulun mezunlarının neler yapabileceğini açık bir şekilde ortaya kokuyor. Jankowski’ye göre “şu anda öğrenciler eğitimlerini farklı bir şekilde ifade ediyor, aldıkları derecelere atıfta bulunmak yerine, sahip oldukları bilgi ve beceriler hakkında işverenlerle konuşabilecek durumdalar.

Ben Phil Dierking.Kaynak: Pete Musto, VOA Learning English Editör: Ashley Thompson