Blog İdea

Geleceği Şekillendiren Fikirler: İdea Koleji Blog Yazıları

Toplum olarak artık çevreyle ilgili statü yarışmasına daha az ilgi duyuyoruz. Komşumuzun ne tür bir araba kullandığını, televizyonda ne izlediğini merak etmiyoruz. Bunun yerine, kendi özel gereksinimlerimizi karşılayacak eylemlerle ilgileniyoruz.

Pazarda 100 milyon ürüne yaklaştığımız bir çağda yaşıyoruz ve bir ürünü nasıl tanımladığınıza bağlı olarak, bu sayının çoktan aşıldığını iddia edenler de var. Artık çok geniş bir tüketici kitlesinin ihtiyaçlarına uyumlu ürünler sunulmakta ve tüketiciler banka kartları ile, deyim yerinde ise, benzersizlik ve bireysellik için oy kullanmaktalar.

Öyle ki, bunu hiper-bireysellik çağı olarak adlandırılmakta. Kablo TV şirketleri 500 farklı kanal sunmaya başladıklarında, tüm kanalların izleyici kitlesi olduğunu gördüler.

Amazon, web sitesinde 2 milyondan fazla farklı kitap satışı yapmaya başladığında, tüm kitapların bir pazar olduğunu gördü. Chris Anderson’ın internetin nasıl online dünyadaki raf alanı maliyetini sıfıra yaklaşan bir sayıya dönüştürdüğünü açıklayan “The Long Tail” adlı kitabında anlatıyor. Hal bu olunca iTunes, Amazon gibi çevrimiçi satıcılar etkinleştirildi ve milyonlarca farklı ürünün reklamını yapmak için YouTube devreye girdi.

Hiper bireysel çözümlere olan ihtiyacımız, zamanımız, kişiliğimiz ve çoğu zaman benzer şeyleri isteyen 6 milyardan fazla insandan oluşan bir dünyada özel hissetmek için ezici bir ihtiyaç hissi hasıl olmaktadır.

Bugün ortalama insan, 1920’lerde yaşayan bir kişiden iki saat daha az uyur. Gecelik 8.9 saatten gecelik 6.9 saate indik ve bugün pek çok insan, eğer yapabilseler tüm günü uyuyarak geçirebilirler. Diğer yandan bize zaman kazandıracak hiçbir şeyi gücümüz yettiğince satın almadan bırakmıyoruz.