Eğitim, değişen dünyayı anlamak, etkileşime geçmek ve şekillendirmek için öğrencileri nasıl donatmalıdır? Günümüzün teknolojisi ve diğer itici güçlerinin hayatımızın her yönü üzerindeki bileşik etkisi insan deneyimini hızlandırmaktadır. Bireylerin, toplulukların ve ulusların ihtiyaç ve çıkarlarını sürdürülebilir bir geleceğe dayanan, adil bir çerçevede uzlaştıran bir eğitime ihtiyacı vardır.
Eğitim, öğrencilere giderek daha karmaşıklaşan ve değişken bir dünyada kendi yollarını bulmak için güvenilir bir pusula görevi görmelidir. Gelecekteki işler, bilgisayar zekasını, insan bilgisi, becerileri, karakter nitelikleri ile eşleştireceğinden, inovasyon kapasitemiz, farkındalığımız, etik muhakememiz ve dünyayı şekillendirmek için makineleri kullanmamızı sağlayacak daha iyi bir sorumluluk anlayışına ihtiyaç duyacaktır.
Okullar etik ve karakteri teşvik etme ihtiyacını giderek daha fazla fark ediyor ve empati gibi bir dizi sosyal ve duygusal beceri geliştirmeyi hedefliyor. Yeni müfredatların tasarımı, yeni değer yaratmayı, gerilimler ve ikilemlerle ilgilenmeyi ve merkezde sorumluluk geliştirmeyi gerektirmektedir. Dönüştürücü bir yetkinlik olarak “yeni değer yaratma” tasarım ve formüle etme süreçlerini ifade eder; yenilikçi, taze ve özgün sonuçlarla, içten, olumlu değerlere katkıda bulunur.
Yeni değer yaratma, girişimciliği, başarısızlık endişesi olmadan denemeye hazır olma anlamında önerir. Yeterliliği destekleyen yapılar, hayal gücü, merak, sebat, işbirliği ve öz disiplindir. Gençlerin geleceği şekillendirebilme, okulların yeni değer yaratma kapasitelerine bağlı olacaktır. Yapısal olarak dengesiz bir dünyada, farklı bakış açıları ve çıkarları, bazen küresel sonuçları olan yerel ortamlarda uzlaştırma zorunluluğu, gençlerin gerginlikleri, ikilemleri ve değişimleri ele alma konusunda becerikli olmalarını gerektirecektir.
Belirli durumlarda, eşitlik ve özgürlük, özerklik ve toplum, yenilik, süreklilik, verimlilik ve demokratik süreç gibi rakip talepler arasındaki dengeyi yakalamak nadiren bir seçimle hatta tek bir yolla çözümlenebilecektir. Bireylerin erken sonuçlardan kaçınan ve ara bağlantılara katılan daha entegre bir şekilde düşünmeleri gerekecektir.
Yetkinliği destekleyen yapılar empati, uyum ve güven içerir. Belirli bir durumda neyin doğru, neyin yanlış neyin iyi, neyin kötü olduğunun algılanması ve değerlendirilmesi etik ile ilgilidir. Normlar, değerler, anlamlar ve sınırlarla ilgili sorular sormayı ima eder.
Yenilik, değişim, çeşitlilik ve belirsizlikle uğraşmak, bireylerin sağlam bir etik pusula ile kendileri için düşünebileceğini varsayar. Aynı şekilde, yaratıcılık ve problem çözme, öğrencinin eylemlerinin gelecekteki sonuçlarını, risk-ödül değerlendirme ve yaptıklarının sonuçları için hesap verebilirliği kabul etme kapasitesine sahip olmayı gerektirir. Bu kapasite, bir kişinin duyguları, deneyimleri, kişisel ve toplumsal hedefleri ışığında düşünebileceği ve değerlendirebileceği bir sorumluluk duygusu ile etik ve entelektüel olgunluğu gösterir.
Normlar, değerler, anlamlar ve sınırlar
Belirli bir durumda neyin doğru, neyin yanlış, neyin iyi, neyin kötü olduğunun algılanması ve değerlendirilmesi etik ile ilgilidir. Bu yetkinliğin merkezinde, kişisel, kişilerarası ve sosyal sorumluluk alanlarında özdenetim, öz-yeterlik, sorumluluk, problem çözme ve uyarlanabilirlik yapılarından yararlanan özdenetim kavramı bulunmaktadır. Buradaki zorluk, bu niteliklerin geliştirilmesinin öğrenim ve öğretime çok farklı bir yaklaşım ve farklı bir öğretmen kalibresi gerektirmesidir.
Öğretimin paketlenmiş bilgi vermek anlamına geldiği günümüzde, okullar düşük öğretmen kalitesine sahip olabilirler. Öğretmen kalitesi düşük olduğunda, hükümetler öğretmenlerine istedikleri sonuçları elde etmek için endüstriyel bir iş organizasyonu kullanarak tam olarak ne yapmaları ve tam olarak nasıl yapmayı istediklerini söyleme eğilimindedir. Bugün eğitimdeki zorluk, alanında iyi, yüksek düzeyde profesyonel özerklikle ve işbirlikçi bir kültür içinde çalışan ileri düzey öğretmen sayısının azlığıdır.
Geçmiş devralınan bilgelikle, gelecek ise öğretmen ve öğrenci tarafından oluşturulan bilgelikle ilgilidir. Gelecek, konuların entegrasyonu ve öğrencilerin entegrasyonu üzerinde durularak bütünleştirilmelidir.
Modern okul sistemleri, ihtiyaç duydukları insanları çekmek için, okullarındaki iş organizasyonunu, geleneksel bürokrasi ve idari denetim biçimleri yerine profesyonel bir iş organizasyonu biçimine dönüştürmesi gerekir.
Geçmiş, devralınan bilgelikle, gelecek ise bu bilgeliği kullananlar tarafından oluşturulan yeni bir bilgelikle ilgilidir. Öğrencileri içeride ve dünyanın geri kalanını dışarıda tutmak için tasarlanmış, ailelerle etkileşim eksikliği ve diğer okullarla ortak olma konusunda isteksiz eğitim kurumlarıyla geleceği düşünmek zordur.
Gelecek, konuların ve öğrencilerin entegrasyonu üzerinde durularak bütünleştirilmelidir. Aynı zamanda bağlantılı olması gerekir, çünkü öğrenme gerçek dünya bağlamları ve çağdaş konularla yakından ilişkilidir, toplumdaki zengin kaynaklara açıktır. Güçlü öğrenme ortamları sürekli olarak sinerjiler yaratır ve başkalarıyla profesyonel, sosyal ve kültürel sermayeyi arttırmak için yeni yollar bulur.
Karmaşık öğrenme sistemleri tecrit potansiyelini ciddi şekilde sınırlayacaktır. Geçmişte öğretim konuya dayalıydı, gelecekteki öğretim daha proje tabanlı olmalı ve öğrencilerin konu disiplinlerinin sınırları boyunca düşünmelerine yardımcı olacak deneyimler geliştirmelerini gerektirecektir. Geçmiş hiyerarşikti, gelecek ise işbirlikçidir, hem öğretmenler hem de öğrenciler birer kaynak olacak ve geleceği birlikte tasarlayacaklardır.
Geçmişte farklı öğrencilere benzer şekillerde eğitim verilirdi. Şimdiki okulların öğrenmeye daha özelleştirilmiş biçimlerde yaklaşması gerekiyor. Geçmişin eğitim hedefleri, aynı standart müfredatı takip eden, aynı anda değerlendirilen yaş gruplarında eğitim gören öğrencilerle standartlaşma ve uyuma dayalı idi. Gelecek, öğrenci tutkularından ve kapasitelerinden öğretim oluşturmak, öğrencilerin öğrenmelerini, değerlendirmelerini katılım ve yeteneklerini geliştirecek şekilde kişiselleştirmelerine yardımcı olmak ve öğrencileri alanlarında usta olmaya teşvik etmekle ilgilidir.
Okullar, bireylerin hayatlarının farklı aşamalarında farklı öğrenme biçimlerine sahip olduklarını iyi anlamalıdır. Öğrencilere, ilerlemelerine en elverişli yollarla öğretmelerini sağlayacak, öğrenerek öğreten yeni eğitim biçimleri geliştirmeleri gerekir. Öğrenmenin bir yer değil, bir faaliyet olduğunu göz önünde bulundurulursa, yetenekli öğrencilerin güçlü yanlarından da yararlanacak ve öğretime katkı sağlanacaktır.
Geçmişte okullar (halen büyük çoğunluğu), teknoloji kütüphaneleriydiler ve teknoloji genellikle mevcut uygulamaları desteklemeyle sınırlıydı. Artık okullar öğrenmeyi özgürleştirmeli, öğrencileri daha yeni ve güçlü yollarla, yeni bilgi kaynaklarıyla, yenilikçi uygulamalarla eğitmeleri, teknolojilerin potansiyelini kullanmaları gerekiyor.
Geçmişte eğitim hedefinin odağı eğitimin sağlanmasıydı, şimdi sonuçlar üzerinde olmalıdır. Geçmişte okul yönetimi öne çıkarılırdı , şimdi odak noktası öğretim liderliği olmalı, liderler öğretmen kalitesini ve yenilikçi öğrenme ortamlarının tasarımını desteklemeli, değerlendirmeli ve geliştirmelidir.
Geçmiş eğitimin kalitesinin kontrolü, gelecek ise kalite güvencesi ile ilgilidir.